11 Nisan 2012 Çarşamba

Bir Güzel Kurumuş Irmak

Güzel kurumuş bir ırmak
Yerinde yeller esiyor
yağmur böceklerinin
Çatlamış ayak topuklarından
Kanlar akan bir çocuğun
çığlıklarından ürken deniz
Siz toprağın hışmından habersiz
Kuşların neden göçtüğünü bile düşünmeden
güneşe yükleyip suçu
Ve düşünmeden topuklarındaki kanı çocukların
ve ananızın akyüzünü
koruyan doğanın
Alnının ortasından vurdunuz...

Güzel kurumuş bir ırmak
Yerinde yeller esiyor
Umut çiçeklerinin
Karılarımızın namusu kadar kutsal
Çocuklarımızın geleceği kadar aydın
Kurbağaların
gelinciklerden gebe kaldığı
bir güzelim ırmağı
Aşağılık ısırganların
gözbebeklerinize saldırmasına bile
aldırmadan
Kuruttunuz...

Güzel kurumuş bir ırmak
Yerinde yeller esiyor
Doğum sancılarının
Belki üç beş fabrika uğruna
Her yerde çürümüş yaprak
Bel ki fazladan ısmarlanmış üç beş çocuk
topukları yerine beyinleri kanayan...

Deniz herzaman ürkek
Güzel kurumuş bir ırmak
ve kokuşmuş binlerce yürek...

Bize
Toprakla sevişen
Suyu unutturdunuz...

Üstün İzat

3 Nisan 2012 Salı

Dolunayla Sevişmek

Bu bir savaş
Koynunda dolunay
Sarhoş olmuşsun
Kaçıyorsun
Acısından sabahın
Bu bir savaş
Kirlenmiş bulutların
Kapısını çalıyorsun...

Dolmuş gözbebeklerine
Dudaklarının yalnızlığı
Dilindeki türküler
Dolunaya karışmış
Bu bir savaş
Duymuşken baharın
Üretken coşkusunu
Küllenmiş ateşleri
Yeniden yakıyorsun...

Üstün İzat

Sıla

Aç Ölü

Kusacak nesi vardı
Gözbebeklerinden başka ...

Üstün İzat