17 Ekim 2012 Çarşamba

ALLAHSIZ Zangoç


Çok uzun çarşılarından
Köhne bir kasabanın
İçimdeki atları dört nala sürüyorum
Kaçıyorum bilmeden unuttuğum kendime
Belki yeniden dönüş yarattığım şehire...
Bilmiyorum nereden almışım bunca yükü
Sırtımda bir tanrıyla, peygamber taşıyorum.

Çılgın kahkahalarla bakıyorum arkama
Alaycı suratıyla sırıtıyor şarkılar
Ayağıma dolanan bir anı sanki yıllar
Beynimde çöreklenmiş
Bu akrep bu çıyanlar
Rüyalarımda bile oynaşıp duruyorlar.

Bir ufak çocuk gibi
Tutuyorlar elimden
Götürüyorlar beni kendi çarşılarına
Dilimin dönmediği ayetler söylüyorum
Sırrını çözmem için kutsal büyük kitabın
Meryem ile isanın vermediği hesabın
Bütün bilmecesini
Bana çözdürüyorlar.

Kırık camlar üstünde yürüyorum yalnayak
Yıkıyorum beynimde yaptırdığım hanları
İçim peygamberlerin kutsal bir barınağı
Yasaklanmış herşeyi rahatça yaptıkları
Sevmiyorum kendime uydurduğum yalanı
Artık hiçbir tapınak bana yakın gelmiyor
Duymuyor kulaklarım
Kendi çaldığım çanı.


Üstün İzat

Uğur'lu MUMCU


Kancıkca vurdular
kahramanca öldün
Bir karanfil gibi düştü
ak mermerler üstüne kanın
Yiğidim dert etme
unutur mu seni halkın
Erişmemiş fidanım
Meyve veren ağacım...

Emeğimin askeri
dönmez dilime danışman
ayaklarıma derman
soğukta paltom
sıcakta rüzgarım
unutur mu seni halkın
Karacaoğlan
Pirsultanım...

Onurumun bekçisi
beynime direnç
yüreğimdeki inanç
gözüm kulağım
elimdeki bıçağım
Unutur mu seni halkın
Bedrettinim
Kahramanım...


Üstün İzat