Çok uzun çarşılarından
Köhne bir kasabanın İçimdeki atları dört nala sürüyorum Kaçıyorum bilmeden unuttuğum kendime Belki yeniden dönüş yarattığım şehire... Bilmiyorum nereden almışım bunca yükü Sırtımda bir tanrıyla, peygamber taşıyorum. Çılgın kahkahalarla bakıyorum arkama Alaycı suratıyla sırıtıyor şarkılar Ayağıma dolanan bir anı sanki yıllar Beynimde çöreklenmiş Bu akrep bu çıyanlar Rüyalarımda bile oynaşıp duruyorlar. Bir ufak çocuk gibi Tutuyorlar elimden Götürüyorlar beni kendi çarşılarına Dilimin dönmediği ayetler söylüyorum Sırrını çözmem için kutsal büyük kitabın Meryem ile isanın vermediği hesabın Bütün bilmecesini Bana çözdürüyorlar. Kırık camlar üstünde yürüyorum yalnayak Yıkıyorum beynimde yaptırdığım hanları İçim peygamberlerin kutsal bir barınağı Yasaklanmış herşeyi rahatça yaptıkları Sevmiyorum kendime uydurduğum yalanı Artık hiçbir tapınak bana yakın gelmiyor Duymuyor kulaklarım Kendi çaldığım çanı. |
Üstün İzat |
17 Ekim 2012 Çarşamba
ALLAHSIZ Zangoç
Uğur'lu MUMCU
Kancıkca vurdular
kahramanca öldün Bir karanfil gibi düştü ak mermerler üstüne kanın Yiğidim dert etme unutur mu seni halkın Erişmemiş fidanım Meyve veren ağacım... Emeğimin askeri dönmez dilime danışman ayaklarıma derman soğukta paltom sıcakta rüzgarım unutur mu seni halkın Karacaoğlan Pirsultanım... Onurumun bekçisi beynime direnç yüreğimdeki inanç gözüm kulağım elimdeki bıçağım Unutur mu seni halkın Bedrettinim Kahramanım... |
Üstün İzat |
4 Ekim 2012 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)