20 Ekim 2014 Pazartesi

Absürt Bir Öykü

Sana güzel öyküler anlatacağım... güzel bir gün batımında...
Hatta çocukların gözyaşlarından yaptığım kristal avizeler takacağım yüreğinin ortasına.
Karnım tok deme.
BUYUR rakı soframıza.
Sana en güzel mezeleri sunacağım...
Eski şarkılar dinleteceğim taş plaktan ; belki Safiye ‘de olur aramızda...
Bir gün keyfim yerinde olursa eğer ve de akşamüstü, sancısız iniyorsa denizin bittiği yere.
Zavallı cılız bir uskumru ızgarada küfrederken kendi kaderine
ve bardaklarımız beynimizde sinsi bir egemenlik kurarken ;
sana gümüş kanatlarıyla Gençlik Parkın'da yüreklere inen Sevim Çağlayan'ı anlatacağım... İstersen de Profundis’ten söz ederim yalancı çobandan...mutlu çobandan. ya da camiden incir çalan çocuğun tabanlarındaki yaralardan dökülen ezgilerden derlediğim besteden ,  bir iki tını da sunabilirim sana.
Başka öyküler de anlatırım istersen ;
Beyoğlu’nun ara sokaklarından.
Üç simit için kulamparaların hışmına uğrayanüç sarı çocuktan
 ve anaları  Papatyalı Gülşen’den ;
 daha üç ay önce Zambak sokakta kanlar içinde yatarken ‘’Beni kocam olacak O puşt vurdu; sattığı adamlarla çıplak yatıyorum diye ‘’ bağırarak can verdiği geceden.
Dur kaçma rakımız bitmedi daha... anlatacak çok şey var.
Çok şey var ama ;
güzel öyküler de kalmadı galiba.

Üstün İzat      
                                                                                                                     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder