Aşk, Şiir ve Sanat
Üstün İzat
13 Şubat 2017 Pazartesi
Beyaz Gemi - Ayhan Kırdar
seni beyaz bir gemi alıp götürmüştü
tutup kalbimi bir gülmüş gibi
ak düşen saçlarına taktım denizin
köpük köpük rüzgârda savrulan
ama niçin taktım
bunu kimseler bilmiyordu
en dikenli yerinde bir avuç kan rıhtımın
uzaklardan martılar geçiyordu
beyaz geminin bacasından
sarkmıştı uzun uzun dili gecenin
ve hep geceler konuştu bilmem kaç vakit
ben susmuştum
oysa gözlerim fena halde sarhoştular
belki gözyaşlarını kusacaklardı ıslanacaktım
kaptanları sevdiğin geliyor aklıma
tutup bütün kaptanlara inat
bir kaptan oluyorum
olur olmaz limanlarda seni arıyorum
bilmem hangi paralelde deniz tutuyordu
sen tutuyordun
- yalnızlık bana dokunuyordu -
bir dilim ekmek misali şimdi zaman
kocaman masasında bu yeryüzünün
ve bir şişe şaraptı anıların eski çağlardan
ki beş duyumun dudaklarında ıslanan yudum yudum
nereye gitsem ,nereye baksam, nereye uzansam
kirli çıkmazında bir kuş tüyü düşüncelerimin
bir tutam saç, bir çift göz ve bir dilim dudak
sensin çizilen mürekkebinde gözlerimin
kaptanları sevdiğin geliyor aklıma
aklıma kötü şeyler geliyor
ıslanmıştın
bütün ışıkların sönmüştü
seni beyaz bir gemi alıp götürmüştü
15 Kasım 2016 Salı
Şaşkın Zangoç
Çok uzun çarşılarından
Köhne bir kasabanın
İçimdeki atları dört nala sürüyorum
Kaçıyorum bilmeden aradığım kentime
Belki yeniden dönüş yarattığım kendime...
Bitsin artık bu ürkü
Kutsaldan korkuyorum
Öyle ağır ki yüküm,
Sırtımda bir de tanrı
ve peygamber taşıyorum. Sırtımda bir de tanrı
Çılgın kahkahalarla bakıyorum arkama
Alaycı suratıyla sırıtıyor şeytanlar
Ayağıma dolanan bir anı sanki yıllar
Beynimde çöreklenmiş
Bu akrep bu çıyanlar
Rüyalarımda bile oynaşıp duruyorlar.
Bir ufak çocuk gibi
Tutuyorlar elimden
Götürüyorlar beni kendi çarşılarına
Dilimin dönmediği ayetler söylüyorum
Sırrını çözmem için kutsal büyük kitabın
Meryem ile isanın vermediği hesabın
Bütün ceremesini
Bana çektiriyorlar.
Kırık camlar üstünde yürüyorum yalnayak
Yıkıyorum beynimde yaptırdığım hanları
İçim peygamberlerin kuytu bir barınağı
Yasaklanmış her şeyi, rahatça yaptıkları
Sevmiyorum kendime uydurduğum yalanı
Artık hiçbir tapınak bana yakın gelmiyor
Duymuyor kulaklarım
Kendi çaldığım çanı.
Üstün İzat
12 Kasım 2016 Cumartesi
Sokak adı öyküleri.
Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma - Melih Cevdet Anday
Hakkak Yümni Sokağı, Sarıyer - İstanbul
Önce hakkak nedir ona bir bakalım.
Hakkak: Yakut, zümrüt, akik gibi değerli taşlar veya ağaç eşya üzerine yazı ve şekiller kazıyan sanatçı. (batıda gravürcü)
Ünlü hakkakların çoğunluğu aynı zamanda mühür ve hakk defterleri de(vakıflar tüzüğü) kazırdı.
Hakkak Yümni Mühürcülükte en ileri evre olan hakk defterleri de kazımıştır.
Zamanın ünlü hakkakları:Zihnî, Rasim, Raşid, Rahmî, Ra'fet, Resmî, Remzi, Resa, Ruhî, Reca, Reha, Refîk, Zekî, Zühdî, Seza, Sırrî, Samı, Şakir, Şevkî, Ziya, Arif, İzzet. Alî, Azmî, Aşkî, Gazî, Fanî, Fehmî, Kadir, Kadri, Kamî, Lütfî, Medhî, Mecdî, Mehmed, Mislî, Namî, Nacî, Nadir, Nabî, Nusret, Vefa, Yümnî, Sabrî, Hamdî, Baba, Zatî.
Mührün yerini imza aldıktan sonra, mühürcülük san'at olarak yok olmuştur.
2006 yılında; çok değerli bir eser olan, Hasip Paşa'ya ait, Hakkak Yümni tarafından kazınan mühür 70 bin YTL başlangıç fiyatıyla satışa sunulmuştu.
Aslında Beylerbeyi, Hasip Paşa Yalısı (Aşk Yalısı) ayrıca anlatılmaya değer bir öyküdür.
Kaynak:Dursun KAYA - Niyazi ÜNVER
https://www.yazmalar.gov.tr/elyazmaciligimiz_tr.php
Roma Hamamı, Sarıkaya - Yozgat
Sarıkaya Roma Hamamı aslında bir pişmanlık öyküsüdür. Roma imparatorlarından Caracalla (ö. 08 Nisan 217) babası tarafından Fulvia Plautilla ile evlenmeye zorlanır. Fulvia son derece alımlı ve çok güzel bir kadındır. Evlendikten sonra Caracalla'nın yaşantısı değişir ve kuşkunun tutsağı olur. Bunun nedeni Fulvianın devlet işlerine karışmasıdır. Sonunda karar verir ve karısını 211 yılında Sicilya'ya,ardından Lipari'ye sürgüne gönderir ve orada boğdurarak öldürtür.
Bir yıl sonra Harran Ovasına bir savaşa giderken Sarıkaya'dan geçmek zorunda kalır. Güneşli bir günde çocukların yıkandığı bir göl görür. Çok hoşuna gider ve bu göle girer.
Gölün suyu ve güneş kendini inanılmaz mutlu eder. Yıllardan sonra, İlk kez düşünme ve duygu yeteneğinin yerine geldiğini fark eder. Sudan saatlerce çıkmaz ve Fulvia Plautilla ile geçen mücadeleyi mantıksal olarak tekrar gözden geçirir. Sonuç olarak ne denli bir yanlış yaptığını kabullenerek; komutanına, buraya eski Karısı adına bir hamam yapılmasını emreder.
Hamam savaş tutsağı 100 usta ve 2000 işçi ile kısa sürede tamamlanır.
Başka bir söylenceye göre de; bir Roma İmparatorun, romatizma yüzünden kötürüm olan kızı bu hamamda yıkanarak şifa bulmuştur.
Kaynak: Vikipedi
5 Kasım 2016 Cumartesi
Dost (şiirin son bölümü)
Doğum | 192 Erzincan, Türkiye |
---|---|
Ölüm | 19 Kasım 1981, Ankara, Türkiye |
Sana selam olsun
Sürgünler, mahkumlar, hastalar
Alacağın olsun
Seni İstanbul seni
Seni Bursa, Çankırı, Malatya,
Sizlere selam olsun üniversiteler!
Öğretmenleri alınmış kürsüler,
Öğretmenler
Sizlere selam olsun
Hürriyeti yazan eller, dizen eller
Sizlere selam olsun makineler
Entertipler, rotatifler, bobinler
Bu gülünç, aşağılık,
Namussuz şeyler dışında,
Sana selam olsun
Zincirin zulmün kar etmediği,
Kırbacın kar etmediği
Büyük tahammül!
Gel günlerim gel de dol!
Gel Aydınlım, İzmirlim,
Gel aslanım Mamak'tan
Erzincan'dan, Kemah'tan
Düşmanlar selam ister
Gözden, gezden, arpacıktan
Enver GÖKÇE
31 Ekim 2016 Pazartesi
İnsan
yerle gök arasında küçücük evler
mırıldanan odalar, aralık pencereler
kap kacak, sandalyeler, yorgun bir masa
küçük alışkanlıklar, yıpranmış tatlar
bir avuç toz, bir ikindi gölgesi
köşe minderine kurulmuş zaman
birbirine aşina duvarlar arasında
ne çok eşya, ne çok kaygı, ne az sevgi
denizden koparılmış birazcık tuz, güneşten
sereserpe bir duygu, bir öpücük, bir kahkaha
fısıltılar, vazodaki çiçeklerin buğusu
ve anların telaşına
sinmiş ölüm kokusu
yerle gök arasında bir öbek can
bir tas öfke, denizler dolusu gam
çığlıklar, yakarışlar ve derin susku
ve küçücük evlerin damarlarına
çarpa çarpa akıp duran
akıp duran
bu yaşama arzusu
Ayten Mutlu
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)